Tapınak Şövalyeleri’nin kuruluş tarihi nedir ve kurucuları kimlerdir:
Tapınakçılar, kökeni haçlı seferlerine dayanan bir tarikattır. 1118 yılında tam isimleri “İsa’nın ve Süleyman Tapınağının Yoksul Şövalyeleri “ (Pauperes Commilitones Christi Templique Salomonis) olarak kurulmuşlardır. Kurucuları toplam 9 şövalyeden oluşur; Hugues de Payens( ilk büyük üstad), Godfrey de St. Omar, Godfrey Rossal, Gundemar, Payen de Montdidier, Archibald des St. Aman, Godfrey Bisol, Andrew de Montbard ve Provins Kontu.
Kurucular, dönemin Kudüs Kralı II. Baldwin’e, I. Haçlı Seferinden sonra Kudüs’e akın eden Hristiyan Hacıların mallarını ve canlarını korumaya gönüllü olduklarını belirttiler. Kral, kurucu şovalyelere büyük destek verdi ve onlara içinde Süleyman Tapınağının da bulunduğu bölgeyi tahsil etti. Örgütün isimlendirilmesinde bu bölge oldukça önemliydi.
Tapınakçılara ait yazılı eserler veya belgeler var mıdır?
Tapınakçıların kuruluşlarına dayalı ilk yazılı eserler varlıklarından 70 yıl sonrasına dayanıyor. Ayrıca yazılı belge niteliğindeki kaynaklarda Tapınakçıların Hristiyan Hacıları korkumak adına yaptığı herhangi bir kanıt bulunmazken Tapınakçıların kendilerine tahsil edilen bölgede; Süleyman Tapınağının bulunduğu bölgede genilş çaplı bir kazı çalışması yaptıklarına dair oldukça net deliller bulunmaktadır.
Kuruluşlarından sonra Doğu’ya gitmiş ve yaklaşık 8-9 yıl boyunca ortadan kaybolmuşlardı. Çoğu tarihçi bu zaman zarfında Süleyman Tapınağında kazı çalışmaları yürüttüklerini düşünmektedir.
Tapınakçılar hangi inancı benimsemişlerdir?
The Hiram Key kitabına göre Tapınakçılar Kudüs’te bulundukları dönemde gerçekten de çok büyük bir değişim yaşamışlar, Hristiyanlık inancı yerine başka inançları benimsemişlerdi. Kitabın yazarlarına göre Tapınakçıların Kudüs’teki asıl amaçları Süleyman Tapınağının kalıntılarını araştırmaktı.
Kabala, ansiklopedi ve sözlüklerde Yahudi dininin mistik ve batii kolu olarak tanımlanır. Ancak kabalanın tarihi Yahudilikten öncesine dayanır.
Süleyman Tapınağında yaptıkları kazılar sonucunda kabalayı benimsemiş olduklarına ve güç elde etmek için kabala üzerinde çalışmalar yaptıkları da görüşlerdendir.
Tapınakçılar 1128’te Kudüs’ten döndüklerinde onlardan açıklama bekleyenler karşı çok güçlü bir koruyucuları vardı; Clairvaux Manastırı Başrahibi St. Bernard.
25 yaşında Başrahip olan St. Bernard Hristiyan dünyasının önemli isimlerindendi. Büyük Ustad Hugues de Payens’in isteği üzerine yazdığı bildiri sonrasında Tapınakçılar hem sayı olarak artmış hem de zenginleşmişlerdi. Birçok soyludan toprak vasiyetleri almaya başlamışlardı. Papa ve kilise dışında hiçkimseye karşı sorumlulukları kalmamıştı.
12. yüzyıla gelindiğinde yanlızca Kudüs’te 700 şovalye vardı.
St. Bernard’ın bildirgesinden sonra özerklik kazanmış ve öylesine güçlü hale gelmişlerdi ki artık krallara bile borç verebiliyorlardı.
Tapınakçıların en önemli özelliklerinden biri gizliliğe verdikleri aşırıya kaçabilecek önemdi. Kabul törenleri esnasında mabetlerde ne olduğu hakkında kimse birşey bilmiyordu.
Tapınakçıların yaşam tarzları nasıldı ve bankacılık sistemin gelişimine nasıl etkileri oldu?
Tapınakçı kurallarına göre her şey tarikatın malıydı. Hiçbir Tapınakçının kişisel mal varlığı yoktu. Evlenmek, aile sahibi olmak ve akrabalarla iletişim kurmak yasaktı. Tapınakçılar ikili gruplar halinde dolaşırlardı. Bu iki kişi aynı kaptan yemek yer, aynı yerde temizlenir, aynı yerde uyurlardı. Birbirlerine “Kardeşim” şeklinde hitap ederlerdi. Kişisel bakım ve temizliği utanç verici bulduklarından yılda yanlızca 1 kez yıkanırlardı. Savaş alannında iken Tapınakçı Bayrağı inmediği sürece savaşmayı bırakamazlardı. Şehit inancına sahiplerdi.Vergilerden muaf tutuluyor ve sınır dışına çıkmalarına izin veriliyordu.
Tapınakçılar, günümüzdeki bankacılık sistemine de ışık tutmuşlardı. Haydutların bulunduğu yollardan Kutsal Topraklara gdecek olan hacılara yola çıkmadan önce üzerinde şifreli metinler bulunan bir belge karşılığında bütün paralarını alırlardı. Hacıların yol boyunca bütün ihtiyaçları Tapınakçılar tarafından karşılanırdı. Yapılan bütün harcamalar düzenli olarak bu belgelere kaydedilir ve Kutsal Topraklardan dönen hacılar bu belgelerde harcadıkları paralar ve faiz oranı kadar azalmış olan paralarını Tapınakçılardan geri alırlardı.
Selehaddin Eyyubi ve Hıttin Savaşı sonrasında Tapınakçıların gerileyişi:
1186 yılında gerçekleşen Hıttin Savaşı ile Tapınakçılar güvenlerini kaybettiler. Dönemin Büyük Ustadı canına karşılık para teklif ettiğinde Tapınakçıların Kutsal Yeminini bozmuştu. Tapınakçıların düşüncelerine göre Büyük Ustad canının bağışlanması karşılığında Kutsal Hac’ın bir parçasını Selehaddin Eyyubi‘ye vermişti. Büyük Ustad bu sayede kurtulmuştu ancak geri döndüğünde Tapınakçıların hem özgüvenleri hem de itibarları sarsılmıştı.
Daha sonra gerçekleşen savaşlarda Kutsal Topraklar kaybedilmişti. Daha önce Selahaddin Eyyubi’den kurtulmayı başaran Büyük Ustadın bu savaşlarda kellesi alınmıştı. Olaylar artık Tapınakçıların aleyhine dönmeye başlamıştı.
Kurulan mahkemede tapınakçılar ne ile suçlandılar ve nasıl bir cezaya çarptırıldırlar?
13 Ekim 1309’da yani 13. Cuma günü Fransa’da ki bütün Tapınakçılar ağır suçlamalarla tutuklanmışlardı. Fransa Kralı Güzel Phillip, Hristiyan Dünyasındaki bütün Şovalyeleri toplantı düzenlediği gerekçesiyle Fransa’ya çağırdı. Bu toplantıya Büyük Ustad Jacques de Molay’ da katıldı.
Suçlamalar şu şekildeydi; Kutsal Hac’a tükürmek, Kutsal Hac’a idarını yapmak, bir kafa figürüne tapmak, eşcinsellik vb.
Suçlamalar üzerine Jacques de Molay, Papalığa başvurdu ancak Papa bu talebi reddedip Kral Phillip’in yanında durdu.
Tutuklanan şovalyelerin bir kısmı suçlamaları kabul etti. Bir baş figürüne taptıklarını ve kabul törenlerinde “Utanç Öpücüğü” adı verilen eylemi gerçekleştirdiklerini kabul ettiler.
Kral Phillip, Jacques de Molay’dan bu suçlamaları topluluğun önünde kabul etmesini istedi ancak Jacques de Molay söylenenleri reddederek kendini savundu.
Birçok tarih kitabında yer aldığı gibi büyük bir ateşte yakılmamışlardı. Kısık ateşte ve acı çekerek can vermişlerdi.
Jacques de Molay yakılırken Papa ve Kral Phillip’e lanet etmişti. Jacques de Molay’ın ölümünden kısa zaman sonra ilk olarak Papa ve daha sonrasında da Kral Phillip öldü.
Tutuklanan ve öldürülen Tapınakçı sayısı 620 idi. Ancak son kayıtlara bakıldığında Fransa’da 3000’e yakın Tapınakçı vardı.
12 Ekimde verilen karardan sonra 13. Cuma günü Tapınakçılar tutuklanmışlardı. Ancak bu bilgi tutuklamaların öncesinde sızdırılmış ve Tapınakçıların büyük bir çoğunluğu Fransa’yı terk etmişti. Öyleyse Büyük Ustad Jacques de Molay neden Kral Phillip’in davetine katılmıştı.
Kaçmayı başaran Tapınakçılar’ın bir kısmı İsviçre’ye sığınmayı başarmıştı.
Tutuklanan, işkence edilen ve ölürülen şovalyelerin tutulduğu zindanda Tapınakçılara ait şifreli duvar yazıları keşfedildi ancak bu şifreler hala çözülemedi.
Yazar: Merve Öztaş