Cinler Türkiye’de belki de en fazla işlenen konulardan bir tanesi. Eminim sizlerde bu konuya dair pek çok video izleyip makale okumuşsunuzdur. Zaman zaman bana da pek çok arkadaşımız cinler hakkında video yapmam için önerilerde bulundu. Ancak şu ana kadar ben gerçekten de farklı bir alan olmadığı için bu konu hakkında video yapmaya yanaşmamıştım. Fakat şu ana kadar cinlerle alakalı duyduğunuz duyacağınız en enteresan şeyleri belgeleriyle beraber sizlerle paylaşacağım.
Cin modern veya antik birçok din ve inanışta, İbrahimi dinler de dahil, bulunan bir tür ruhani mitolojik yaratıktır. Farklı inanışlarda farklı karakteristiklere ve özelliklere sahiptir. Cin; İslam mitolojisinde gözle görülmeyen, çeşitli şekillere girebilen manalarından ötürü, zaman zaman farklı yorumlanmıştır. Kimi yorumlara göre insanlarla cinsel ilişki kurabilen, onları yönetimi ve etkisi altına aldığı gibi birçok korku unsuru fiilin kendilerine yüklendiği ruhanî varlıkları ifade eder. Modernist yorumculardan bazıları ise onları kelime anlamlarına dayanarak bazıları mikroorganizma, tespit edilemeyen şahıs, radyasyon gibi gözle tespit edilemeyen varlıklar olarak ifade etmişlerdir.
Kur’an’a göre, Hz Muhammed peygamber olarak hem insanlara hem de cinlere gönderilmiştir. Kuran’ın 72. suresinin adı cinlerden bahseden, yirmi sekiz âyetten oluşan Cin Suresi bulunmaktadır ve cinleri anlatır. Ayrıca Kur’anda insanüstü yetenek ve icraatlarıyla anlatılan Hz Süleyman’la ilişkileri söz konusu edilen Saba melikesi Belkıs hakkında bazı rivayetler onun annesinin bir cin olduğunu söyler. Bu rivayetlere dayanarak cinlerle evliliğin mümkün ve caiz olup olmadığı konuları İslam’da uzun uzadıya tartışılmıştır. Kuran’a göre insan topraktan, cinler ise ateş ve hava karışımı yaratılmıştır. “Cinleri da ‘yalın-dumansız bir ateşten’ yarattı” (er-Rahmân 55/15), “And olsun biz insanı, kuru kara çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık. Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık”. (el-Hicr 15/26-27) İslam mitolojisinde cinlerin ateş ve hava karışımı ve insanlardan önce yaratıldığına inanılır. Bazı açılardan insanlara benzerler; iradeleri mevcuttur, iyi veya kötü eylemlerde bulunabilirler, insanlar gibi yiyip içer, evlenip, çoğalabilirler. Erkeklik ve dişiliklerinin olduğuna inanılır, yani doğar, büyür ve ölürler. Fakat ömürlerinin insanlarınkine oranla daha uzun olduğuna inanılır.
İslam dininde cinler de insanlar gibi inanan ve inanmayan şeklinde ayrılır. İnanmayan cinlerin sayısının daha fazla olduğu düşünülür. İnsanlar gibi ibadet ile yükümlüdürler. İnanan cinlerin inanan insanlarla beraber cennete gideceğine, inanmayan cinlerin ise inanmayan insanlarla birlikte cehenneme gideceğine inanılır. Bunların dışında cinlerin insanlardan farklı çeşitli özellikleri olduğu düşüncesi çerçevesinde birçok varsayım mevcuttur. Bunlardan bazıları; çeşitli şekillere girebildikleri, çok kuvvetli olup bazı ağır işleri gerçekleştirebilecekleri, istedikleri takdirde gözle görülebilir olabildikleri, çok hızlı hareket edebildikleri şeklinde sıralanabilir. Genel kanının tersine İslam inancına göre cinler geleceği ve gaybı bilemezler. Her ne kadar ruhani bir varlık türü olduklarından insanların bilmediği bazı gizemleri bildiklerine inanılsa da, geleceği ve gaybı bilmezler.
İslam kaynakların da Cinlere dair vücuda getirilmiş en kapsamlı eser İmam-ı Şibli’nin Cinlerin Esrarı adlı kitabıdır. Bu kitap 1970 lerde birebir Türkçeye tercüme edilmiş 200 den fazla kişinin intiharıyla sonuçlanan olaylar silsilesinin ardından piyasadan toplatılmıştır. Günümüzde piyasada bulunan kitap sansürlü versiyonu olup davetname ve cin kabileleri gibi özel bölümleri sansürlenmiştir. Sansürlü haliyle dahi 90 lardan günümüze kadar İmam Hatip liselerinde kaynak kitap olarak okutulmaktadır. Kitapta ki bir bölüm özel bir cin topluluğundan bahseder. Bu topluluğu diğer cin kabilelerinden ayıransa sadece dişi cinlerden oluşuyor oluşlarıdır. Tıpkı insanlık tarihinde ki Amazon kadınları gibi. İnsan nesli’nin Hz Adem’den gelişi gibi Cinlerin atasıda Can’dır. Can kendisine en güzel ve en yetenekli dişi cinlerden bir harem kurar.
Cinler insanlardan kat be kat kalabalıktır bu vesileyle bu haremde yüz binlerce dişi cin olduğu düşünülmektedir. Cinlerin soyu bu haremde ki dişi cinlerden türer. İleride Can ölünce yerine oğlu Mihrez padişah olur. Mihrez sadisttir onun zamanında cin kabileleri arasında büyük savaşlar çıkar. Sinirlendikçe sinirini atmak için hareminde ki dişi cinlere çeşitli işkenceler yaparak öldürür. Bu sebeple Cinlerin bu en seçkin dişileri haremden kaçarak Ormanlara saklanır ve nesillerinin devamı için diğer cinlere güvenmediklerinden insanlarla beraber olmaya başlarlar. Cinle insanın birleşmesinden doğana dejin denir. Dejinler diğer cinler gibi bedenlendikleri zaman enerji kaybetmez aksine beden dışı yani cinler gibi dalga beden varlıklara dönüştüklerinde enerji kaybederler. İşte bu birleşmeden doğan çocukların erkeklerini boğazlayıp dişilerini canlı bırakıyorlardı. Harem kaçkını dişi cinler zamanla yaşlandı ve öldü. Ancak dejinler beraber olmak için erkeklerin en yakışıklılarını bulur soylarını devam ettirirlerdi. Bu dejinler o kadar güzellerdi ki Cin padişahları yakalanıp getirilmeleri ve kendilerine sunulmaları için büyük bir av başlattı. Bunun üzerine dejinler dünyanın çeşitli bölgelerine dağılarak izlerini kaybettirdi. Ancak insanlara olan aşkları her şeyin ötesindeydi. Efsane ve masallarda bahsedilen peri kızlarının bu dejinler olduğu düşünülmektedir.
Dejinler hakkında İslam kaynaklarında daha kapsamlı bilinen bir bilgi yoktur. Ancak antik Kelt kültürün’den günümüz İrlandasının halk söylencelerine kadar gelmiş kapsamlı bilgiler vardır. Kelt kültürün de dejinler Leannan Sidhe diye adlandırılır. Antik Keltçede leannan metres sevgili, Sidhe ise farklı diyarlardan / dünyadan gelen anlamındadır. Yani tam karşılığı Yabancı metresim gibi bir Türkçe çeviriye tekabül etmektedir. Sevgilisinin sık sık özlem ve acı çekmesinden dolayı üzüleceği kadar karanlık ve doğası gereği dillere destan bir güzelliğe sahip meşhur bir Kelt harikası. Sidhe’ler özellikle ressam, müzisyen, heykel traş gibi sanatçılara saplantı şeklinde hayranlık beslerler. Sevgilisinin kendisine arzuladığı hayati bir duygu derinliği sağlar cinsel zevkleri eşsiz güzelliği ile en yüksek doruklarda yaşatır. Daha sonra da sanatçı sevgilisine ilham verir. Bu sayede sevgili o kadar güzel eserler ortaya çıkartır ki herkes hayran kalır. Eğer sanatçı bir şekilde Sidhe’den ayrılırsa İlham alamaz, sanat eserlerini ve şarkı besteleri yapamaz, derin bir depresyona girer ve çoğu zaman çaresizlik içinde intihar eder.
Leonarda Da Vinci gibi bazı tarihe mal olmuş gizemli ve büyük sanatçılar çevrelerin de Neden evlenmedikleri sorulduğunda bir Leannan Sidheile beraber olduklarını ve normal bir kadının onları daha mutlu edemeyeceğini söylemişlerdir. Hatta Da Vinci’ye korkup korkmadığı sorulduğunda Gerçek doğasını anlayanlar, idolleşmeyen ya da ondan korkmayanlar, o en kara gecede bir ay ışığı huzmesidir. Demiştir. Burada bir ek parantez açarak cinlerin insan bedenini etkileyebildikleri tüm kaynaklarca mütabık şekil de kabul edilen bir husustur.
Leannan Sidhe’lerinde sevgilileri iktidarsız dahi olsa onları iktidara getirdikleri yahut olandan çok daha fazla cinsel gücü arttırdıkları söylenmektedir.Bir sanatçı veya şair olan bu adama karşı konulmaz bir şekilde güzel görünür ve eğer adam Si tarafından baştan çıkarılırsa, ruhu ve hayatı mahvolur. Çünkü Sidhe’ler sanatçının ruhsal enerjisinden beslenirler. Öte yandan kişinin çevresinde ki herkesi kıskanarak kendilerine muhtemel rakip gördükleri kadınları ortadan kaldırırlar. Kişiyi sadece kendisiyle ilgilenmesi konusunda teşvik eder ve asosyalleştirirler. Sidhe’lerle beraber olan erkeklerse kendilerini hayatları boyunca olmadığı kadar güvende ve rahat hissederler. Ayrıca asla kabus görmezler Çünkü Sidhe’ler aşığına birileri tarafından yapılabilecek bir kötülüğü önceden sezer ve düşmanlarını zaman kaybetmeden hızlıca ortadan kaldırırlar. Ayrıca düşüncelerini beyin dalgalarını etkileyerek her daim güzel tutarlar buna rüyalarda dahildir. Öte yandan Sidhe’lerin kısıtlı olarak düşünce okuyabildikleri de söylenmektedir. Leannan Sidhe diğer cinlerin aksine daha fazla fiziksel Bedenli bir varlıktır. Genellikle beyaz tenli renkli gözlüdürler. Cinselliği ve erotizmi en ince ayrıntılarına kadar bildikleri ve bir erkeğin tam olarak nelerden hoşlandıklarını hissedebildikleri için dillere destan güzellikleri ile yaşattıkları tatmini İnsan soyundan hiçbir kadın kolay kolay taddıramaz. Bu yüzdendir ki Sidhe ile beraber olan sanatçılar onlara tutulup kör kütük aşık olurlar.
Leannan Sidhe’lerin asıl amacı, şairlere, ressamlara ve müzisyenlere ilham verdiği yaratıcı eserlerde ortaya çıkıyor. Sevgiye ve çaresizliğe, özlem ve arzuya ilham olup sevgilisinin eserleriyle yıllardır yaşadıkları duyguları insanların dünyasına taşıyıp dışa vurumlarını gösteriyorlar. Bu kuvvetli duygusallıklarının güzelliğini ve gücünü hissettiriyor. Tüm bu duyguların, çektikleri acıyı ve ağır yalnızlığı anlatmak için gereken bir ruhun hayati olduğunu gösteriyor. Zeka ve yaratıcılık, sanat ve sihir. Bu dünyasal alemde, erotik ve duyusal korkudan övgüyle kucaklanan bu gizliliğin bilmeyen, anlamayanlar ve tadmayanlar için pek çok Leannan Sidhe’nin kötücül olarak kabul edilmesinden dolayı, bu niteliklerin somutlaştıranın kim olduğu, tehlikeli veya kötü olduğu düşünülmesi şaşırtıcı değildir. Keltler Sidheleri 3 kelime ile tanımlar; karanlık, erotik ve güzel. Az evvelde belirttiğim gibi Leannan Sidhe’lere dair en kapsamlı anlatımlara Kelt mitlerinde rastlıyoruz. Yani günümüz İrlandalılar’ı. Ancak Alman ve Karpak folkunda da Sidhe’lere rastlamak mümkündür. Günümüz de İrlandalıların büyük kısmı Sidhe’lere inanıyor ve yıllardır resmi kayıtlara geçmiş binlerce birbirine benzer İhbar var. Bu ihbarların pek çoğu Ormanda soğukta yarı çıplak dolanan müthiş güzellikte ki kadınlardan bahsediyor. Ayrıca birbirinden bağımsız görgü tanıklarının çizdirdiği robot resimlerde temel olarak 4 kadın tipinin tekrar tekrar görüldüğü anlaşılıyor. Dublin Üniversitesi mitoloji kürsüsü Kelt folkunda geçen 10 ayrı yaratık hakkında kapsamlı bir araştırma yürütüyor. Sidhe’lerde bu 10 yaratık arasında yer alıyorlar.
Proje başkanı Dr Christine Morris yapılan kapsamlı araştırmalar neticesin de diğer 9 yaratığın aksine Leannan Sidhe’lerin Birebir olarak farklı kültürlerde de görüldüğünü saptamış. Ayrıca Si’lerin dünya üzerinde yayıldıkları yerleri de haritalandırmayı başarmış. Haritaya göre Sidhe’ler İrlanda dışında Almanya Bavyera’da ki kara ormanda Romanya’nın Cluj ormanları ve Türkiye’de karadeniz bölgesinde özellikle Artvin Borçka civarlarında ki Ormanlarda yaşıyorlar. Karadeniz de pek çok güzel peri kızları söylencesinin olmasının sebebi belki de Leannan Sidhe’lerdir.
Yazar: KültTV