Hepimiz Şahmeran hikayesini biliriz. Belinin üstü kadın vücudu altı ise yılan formunda olan, yarı insan yarı sürüngen bir canlıdır Şahmeran. Pek çok araştırmacıya göre de, eski çağlarda dünya dışından gelen ziyaretçiler, dünya insanının genetik kodlarıyla oynayarak yeni bir ırk geliştirme çabalarında bulunmuştur. Şahmeran hikayesinin konusu tam olarak bu varsayımdan kaynağını almış olabilir. Şahmeranın, genetiği değiştirilmiş yarı insan yarı uzaylı bir varlık olması muhtemeldir.
Bu hikayenin ve yukarıda bahsetmiş olduğumuz yarı insan yarı uzaylı varlıkların olabileceğine dair kendi tarihimizden, Osmanlı’da tarih kayıtlarına geçmiş bir olaydan bahsedeceğiz. Söz konusu olay Sultan II. Abdülhamid Han zamanında meydana geliyor…
Abdülhamid Han zamanında İstanbul’da bir deprem meydana gelir. Şu an Yerebatan Sarnıcı’nın olduğu bölgede o zamanlarda bina yoktu ve insanlar buradaki tünellere girebiliyorlardı. Depremden birkaç gün sonra çocuklar oynamak üzere Yerebatan Sarnıcı’nın olduğu bölgede tünellere girerler ve içlerinden bazılar tüneldeki duvarların birkaçının çatlamış olduğunu görür ve gördükleri manzarayı büyüklerine anlatırlar. Duvarlarda içe doğru çatlakların açıldığı bilgisi Sultanın kulağına kadar gider ve sultan uzman kişileri bakması için görevlendirir.
Gelen görevliler çatlakların olduğu duvarları açarlar ve içeride bir lahit olduğunu görürler. Bu büyük lahitin kapağını açtıklarında ise gördükleri manzara karşısında şok olurlar. Lahitin içinde bir mumya bulurlar fakat asıl şaşkınlık yaratan mevzu mumyanın şeklidir. Mumyanın başı insan ve vücudu da yılan şeklindedir. Bu olay kısa süre içerisinde yayılır ve “Şahmeran bulundu” söylentileri ayyuka çıkar.
Bu lahit, içerisindeki mumya çıkartılarak Sultan Abdülhamit tarafından bir yere saklatışmıştır. Konuyla ilgili olan araştırmacılara göre lahit içindeki yaratığın mumyası halen İstanbul’da saklanmaktadır ve dönemin yönetim merkezleri olan Yıldız Sarayı ya da Beylerbeyi Saraylarında saklanıyor olması muhtemeldir.
Bu olay hayal ürünü değildir ve yazılı kaynaklara dayanmaktadır. Dönemin Osmanlıca yayın organı olan “Resimli gazeta” isimli dergide olay kaleme alınmış ve lahitin fotoğrafları çekilmiştir.
Sansasyonların daha fazla yayılmasının önüne geçmek için Sultan Abdülhamit yerinde bir karar alır ve lahit boş olarak Fatih Camii’nin avlusuna törenle gömülür. Olay gününün fotoğrafları bahsetmiş olduğumuz “Resimli gazeta”da yayınlanmıştır. Lahit Fatih Camisi’nden sonra Molla Fenari Camii’nin yanında bulunan, kraliçe mezarlarının olduğu bölgeye konulmuştur fakat lahitin bundan sonraki akıbeti bilinmemektedir. Pek çok yabancının bu lahitin peşine düştüğü öğrenilmiştir.
İşe daha esrarengiz bir boyut katan gelişme ise haberin yer aldığı derginin, yayınlandığı dönemdeki tüm sayılarının Taksim ve Beyazıt Kütüphanelerinde bulunmasına rağmen sadece bu sayısının bulunamıyor olmasıdır. Bu sayının gizli bir cemiyet tarafından toplatıldığı iddia edilmektedir.
Daha önceki yazımızda da kertenkele derisine sahip olan ve dünyayı kontrol ettiği düşünülen , uzaylı bir ırk olan “Reptilianlar” dan bahsetmiştik. Kim bilir? Belki de asırlar önce bulunan bu lahit ve içindeki esrarengiz varlığın mumyası, Reptilianlara dair bugüne kadar bilinen tek somut delildir.
Reptilianlarla ilgili yazımızı buradan okuyabilirsiniz.
Not:Resimli gazeta’ya ait fotoğraflar onaltiyildiz.com adlı siteden alınmıştır. Emeklerinden dolayı Oktan Keleş Bey’e teşekkür ederiz.
[ads1]