Circa 1692, The trial of George Jacobs for witchcraft at the Essex Institute in Salem, Massachusetts. (Photo by MPI/Getty Images)

Samuel Parris Salem kasabasının en önde gelen tüccarlarından biridir. Kendisi devamlı ticaret yollarını kullanarak ticaret yapmaktadır. Bir gün yine iş için şehir dışındayken eşine ev işlerinde yardımcı olması için iki köle getirir: John ve Tituba. Esirler ev işlerinde yardım ederken aynı zamanda Samuel’in iki kızıyla da ilgileniyorlardı özellikle Tituba kızlara vudu büyücüleri ve büyüleri ile ilgili hikayeler anlatıyordu. Kızlar Tituba’nın anlattıklarından bir hayli etkilendiler ve kasabada bulunan diğer kızlar ile toplanıp bu büyülerin hikayeleri ışığında karanlık işler ile ilgilenmeye başladılar.

Cadılık kariyerlerini en başta ilkel olarak sürdürdü cadılar, kürelerini bile bardağın içine  yumurta akı koyarak oluşturdular. Küçük cadılar bu işi en başta birbirleriyle eğlenmek için yapıyordu, birbirleri hakkında geleceği görmeye çalışıyorlardı kocalarını tarif edip eğleniyorlardı. Onlar için eğlenceli olarak nitelendiren bu oyun git gide kabusa dönmeye başladı. Kızlar ilk önce sara nöbetleri geçirdi, ardından garip sesler çıkarmaya, yerlerde ve çukurlar içinde sürünmeye, acı içinde vücutlarının eğip bükmeye başladılar. Kızlar bu ilginç olaydan sonra kasabada hiç adı duyulmamış cadıları suçlamaya başladılar. Bu kendini küçük ve masum gösteren kızların acılarını gören yetkililer cadıları bulup cezalandırmak istediler, kızlar da yetkililere isimler vermeye başladılar ama kendilerinin cadı olduğunun ortaya çıkmasından korkarak..

Yetkililer hemen cadı mahkemelerini kurdular. İlk suçlananlar; Tituba, Sarah Good ve Sarah Osborne. Bu üç kadın tutuklanarak mahkeme huzuruna çıkarıldılar.Kadınların tutukluluk halinde küçük kızlar (küçük cadılar) sara nöbetleri geçirmeye devam etti ve hatta küçük kızlar yetkililere cadıların ruhlarının mahkeme salonundan ayrılıp kendilerini rahatsız ettiklerini söylediler. Bunun üzerine mahkeme yetkilileri cadıları kızları rahat bırakmaları adına uyardı. Tituba efendisi Parris’ten korktuğu için suçunu itiraf etti, kendisini kurtarmak için ise; kapkara bir köpeğin onu tehdit ettiğini ve kızlara işkence yapması için zorladığını, biri kırmızı diğeri siyah iki kedinin de onu emri altına almış olduğunu söyledi. Ayrıca geceleri her iki Sarah ve onların hayvanları ile birlikte cadı toplantılarına uçarak gittiklerini anlattı. Fakat bunlar Tituba’yı kurtarmaya yetmedi ve ölüm cezası çıktı hakkında. Tituba bu yüzden mahkemeye tek olmadığını Salem kasabasında en az 6 7 tane daha cadı birliği olduğunu söyledi. Tituba’nın ifadesine dayanarak cadı tutuklanmaları her geçen gün arttı ve herkes birbirini suçluyordu. Yaklaşık 150’ye yakın kişi cadı olmakla suçlanıyordu ve hapishaneler dolup taşmıştı.

Küçük cadı kızların başlattığı bu suçlama furyası artık toplum içinde bir hastalık haline gelmişti öyle ki artık herkes birbirini acımasızca suçluyordu. Öyle ki mahkeme heyeti başkanı Phips’in karısı bile cadı olmakla suçlanıyordu iş böyle olunca Phips mahkemeyi dağıtmıştı fakat cadılar tutuklu kaldı. 1693 yılında son dava görüldü ve tüm sanıklar suçsuz bulundu hatta olayların başlangıcı olarak nitelendirilecek Tituba bile serbest kaldı mahkeme masraflarının karşılanması içinse bir esir tüccarına satıldı. Salem kasabası şuanda bu olayla ünlü olmuş durumda ve her yıl hatırı sayılır şekilde turist çekiyor. Yaşanan olaylar birçok dizi ve filme konu oldu eğer konu hoşunuza gittiyse SALEM adlı diziyi izleyebilirsiniz.