Zimbardo adında bir psikolog 1971 yılında insanlar üzerinde ki roller üzerinde bir araştırma çalışması başlatmıştır araştırmaların sonuna gelen Zimbardo tabii ki bunu deneyselleştirmek istedi ve tarihte filmlere bile konu olan bir deney yaptı Stanford Hapishane Deneyi. Bu deney için Stanford üniversitesinin alt katı kullanıldı ve alt kat tamamıyla hapishaneye benzetildi. Denekler için şartlar güzel sayılırdı bir simülasyon içinde 2 hafta kalacaklardı ve her gün için 85 dolar alacaklardı, teklif gayet cazipti. Deneklerin bir başka açıdan mahkumların yapacağı tek şey gardiyanların emirlerini yerine getirmekti. Gardiyanların tek görevi ise kontrolü sağlayıp şiddete baş vurmamak. Gardiyanları eğiten Zimbardo onlara, mahkumlar üzerinde can sıkıntısı hissi yaratmalarını, gardiyanların bizler yani yönetim tarafından yönetildiği hissini yaratmalarını istemiştir. Gardiyan eğitiminin en kritik noktası ise mahkumların özel hayatlarını hiçe saymaktı Zimbardo bununla ilgili şunu söylemiştir; ” Genellikle bunun sonucunda, kendilerini güçsüz hissederler, bunu bekliyoruz. Yani bunun sonucunda, biz tüm güce sahip olacağız, onlarsa hiçbir güce…”
Mahkum ve gardiyan kıyafetleri özenle seçildi. Mahkumlar Amerikan sinemasından alışkan olduğumuz saçma giysileri giydi gardiyanlar ise sınıf farkını belirten bir kıyafet ve tahta bir sopa… Gardiyanların daha da caydırıcı olması ve göz temasını etkilemesi için aynalı gözlükler de verildi. Gardiyanların mahkumlar ile bir ilişki kurması kesinlikle yasaktı onlara üstlerine yazılan numaralar ile hitap etmeleri zorunluydu. Takvimler 1971’i gösterirken Zimbardo mahkumları hiç beklemedikleri bir anda evlerinin önünde yaka paça tutukladılar. Mahkumlar tüm süreçlerden geçti sağlık kontrolü, parmak izi testleri ve sorgular. Hatta öylesine gerçekçiydi ki mahkumlar bir mahkum transfer aracı ile Stanford Yapay Hapishanesine transfer edildi.
İlk gün olaysız sona erdi mahkumlar sanki hapiste değilde sanki hayatlarına ufak bir ara vermişcesine tatilde hissediyorlardı fakat ikinci gün ilk günden biraz daha farklı olacaktı. Mahkumlar ikinci gün yataklarını kapılara siper ederek gardiyanların yönetimini reddetti bir nevi bu bir isyan başlangıcıydı. Bu mahkumlar normal hayatlarında suçtan çok uzakta olan sıradan bireyler ve öğrencilerdi fakat henüz ikinci günden baskılar sonucunda hepsi şiddet yanlısı kaçıklar olmuşlardı. Fakat Zimbardo önderliğinde ki gardiyanlar bu baskıları kırmak için yeni taktikler geliştirmekte zorlanmadılar isyanı reddeden uyumlu mahkumları ayrı bir hücreye aldılar ve onları ödüllendirdiler. İsyancıların ise süngerleri alındı ve metal bir yüzeyde yatmaları dayatıldı. Yemeklerini yemeyenler ise karanlık bir odaya atıldı şüphesiz ki bu hareket onları daha da hırçın hale getirdi. Ödül ve ceza sistemi hapishane içi yönetim ve gardiyan nüfuzunu arttırmışa benziyordu.
Gerçek anlamda çıldırma aşamasına sadece 36 saatte gelindi, 8612 numaralı mahkum delice reaksiyonlar gösteriyordu sürekli küfür ediyordu ve öfke nöbetleri geçiriyordu. Sadece 6 gün sonra taşlar yerine oturmaya başladı bu sadece bir deneydi ne mahkumlar mahkumdu ne de gardiyanlar gardiyandı sadece rol yapıyorlardı fakat bu deney amacını aşmış ve mahkumlar ile gardiyanlar arasında sadistçe bir sosyal ilişki oluşmuştu. Öyle ki bu role girme deneyi deney sahibi Zimbardo’yu dahi etkilemişti çünkü kendisi de gardiyanları yönettiği için bir bakıma Hapishane Müdürü Zimbardo’ydu. Deneyin sonucunda mucizevi bir biçimde hayat kaybı olmadı, fakat deney erken bitirildi gerilmelerden dolayı eğer erken bitmeseydi can kaybı olacağına kesin gözle bakılıyordu. Bu deneyin sonucunda insanların onlara yüklenen rolleri sorgusuz sualsiz kabul ettiği ve ona göre yaşadığı ortaya çıkmıştır.