Beynimiz aslında yapısı itibariyle mükemmellik kavramının somutlaşmış portresidir. Beynimiz mükemmel fakat bizim onu kullanma seviyemiz potansiyelimize ve sosyal çevremize bağlı olarak değişim göstermektedir. Yaklaşık doksan milyon nöron bulunan bir yapı ne kadar kötü olabilir ki?

Hepimiz kulaktan dolma şu bilgiyi kesinlikle duymuşuzdur “İnsanlar beyinlerinin %3’ünü (%5’ini, %10’unu, vs.) kullanıyormuş. ünlü bilim adamları bile %5’ini kullanıyormuş. Bazı insanlar ömürleri boyunca uğraşıp %4’e ancak çıkarabiliyorlarmış. Demek ki %100’ünü kullansak yapacaklarımız sınırsız olur” Bu kesinlikle yanlıştır. Herkes beyninin tamamını kullanır, yeteneklerimize göre beynimizin kullanma amacımız değişir. Kimimiz bir görsel deha iken kimimiz tam anlamıyla bir matematik dehası olabilir bu tamamen bizim genetik kodumuz ve yatkınlıklarımız ile ilgilidir. Beyinin tamamını kullanmak derken aklımıza tam kapasiteli çalışma gelmesi  daha uygundur.

Bilim adamları Süper bir beyin yarattı ve tabii ki projenin ilk deneyeni fareler oldu. Projenin ilk adımı olarak farelerin biri  Brezilya’nın Natal kentindeki bir enstitüde tutulurken, bir diğeri de ABD’nin Kuzey Karolina Eyaletinin Durham kentindeki bir laboratuvarda konuşlandırıldı. Farelerin beyinlerine elektronlar yerleştirildi. Bu elektronlar farelerin birbiriyle iletişime geçmesini sağladı. Kilometrelerce uzaklığa rağmen fareler birbirine yardım etti.  Fareler susuz bırakıldı ve bir labirente atıldılar. Bu labirenti çözdükleri zaman su kaynağına ulaşacaklardı. Natal şehrinde bulunan fare şifreyi çözdüğü zaman diğer fareye sinyal gönderiyor ve oda basitçe şifreyi çözüyordu.

Bu projenin ve deneyin gösterdiği en önemli şey ise kolektif bir şekilde çalışabilen birden fazla beyin tek bir beynin yarattığı etkiden daha fazlasını yaratabiliyor. Bağlanma işlemi ise elektrotların bir ucunu beyinlere diğerini ise bilgisayara bağlayarak yapıldı. Çalışmanın insanlığa katkısı bir hayli fazla. Bu çalışmayla beraber insanlık organik bilgisayar ile tanışmış olacak. Bilgisayarlarımızda kullandığımız CPU (işlemci mekanizması) yerine insan beyni devreye girecek. Bu şekilde organik bilgisayarlarımız hayatlarımızda yer edinecek. Proje bunun için çok önemliydi. 2012 yılının sonlarında organik bilgisayarlar için adımlar atılmıştı ve 2014 başlarında yapılan bu proje ile organik bilgisayarlar iyice gündemimizde yer etti.

Eğer proje ile bu bilgisayar türü imkanlı kılınırsa insanlığı bambaşka bir çağ bekliyor.