Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın yapmış olduğu bir keşifle asteroidlerin göründüğü gibi kurak olmadığı anlaşıldı. Güneş Sistemi’mizin en büyük asteroidi olan Ceres’in çorak görüntüsünün aldatıcı olduğu ve çok ciddi su kaynaklarına sahip olduğu keşfedildi.

NASA’nın sahip olduğu Dawn isimli uzay aracı sayesinde yapılan keşif, Tuscon Gezegen Bilimleri Enstitüsü’nde nükleer mühendisi olarak görev yapan Thomas Prettyman’in nötron sayım makinesi aracılığıyla gerçekleştirildi.

Ceres sıradan bir asteroid değil, teknik olarak cüce gezegen tanımına da uyuyor:

Raymond, Ceres’in sıradan bir asteroid olmadığının altını çizip şu şekilde devam ediyor: ” Su ve kayanın zamanla birbirinden ayrıldığını ve etkileşim içerisine girdiğini biliyoruz. Bu bilgiye dayanarak Ceres’in gezegen olmanın sınırlarını zorlayan  aktif ve sulu bir gök cismi olma fikri öne çıkıyor. Asteroid, üzerinde 4 km yüksekliğinde bir buz volkanı; tuz,buz ve kaya parçalarının bir araya geldiği parlak bölgeleriyle Ceres bir asteroidden daha fazlası. Tek başına, 470 km.lik yarıçapı ile Asteroid Kuşağı’ndaki tüm kütlelerin üçte birini oluşturuyor. Tüm bunlar göz önüne alındığında Ceres, teknik olarak hem asteroid hem de cüce gezegen tanımlarına uyuyor.

Dawn, kimyasal elementleri, asteroidin ilettiği kozmik ışınları yansıtan nötronları sayarak belirliyor:

Bugün, Ceres üzerindeki su, donmuş veya yüzeyindeki minerallerin içlerine hapsolmuş durumda fakat günümüzden milyonlarca sene önce, sistemimizin oluşumundan kalan sıcaklığın asteroidi sıcak tuttuğu ve içinde bulunan suyun kaya ve buz tabakaları arasında ilerlemesine olanak verdiği belirtiliyor.

Dawn adlı uzay aracı kimyasal elementleri, asteroidin ilettiği kozmik ışınları yansıtan nötronları sayarak belirliyor. Bu sayede Thomas Prettyman ve arkadaşları Ceres’in hidrojen haritasını çıkarttılar. Asteroidin kutuplarına yakın bölgelerde hidrojen miktarının daha fazla olduğu görüldü. Ekvator ve çevresinde donmuş su tabakasının üzerinin başka bir tabakayla kaplı olduğu fakat kutup bölgesinde buzul oluşumunun rahatça fark edilebildiği belirtildi.

Thomas Prettyman ve ekibinin yaptığı çalışma “Science Dergisi”nde yayımlandı.